-
1 kahve
kahve [kɑːvɛ] Kaffee m; Café n;kahve ağacı BOT Kaffeebaum m;kahve değirmeni Kaffeemühle f;kahve fincanı Kaffeetasse f;kahve makinesi Kaffeemaschine f;kahve ocağı Kaffeeküche f;kahve parası Trinkgeld n;kahve pişirmek Kaffee kochen;kahve takımı Kaffeeservice n;kahve tanesi Kaffeebohne f;kahve telvesi Kaffeesatz m;çekilmiş kahve gemahlene(r) Kaffee;çekirdek kahve ungemahlene(r) Kaffee;halis kahve Bohnenkaffee m;orta (şekerli) kahve schwach gesüßte(r) Kaffee (Kaffee mit Zucker);sütlü kahve Kaffee mit Milch;bir kahve! einen Kaffee, bitte! (eine Tasse Kaffee);kır kahvesi Kaffeegarten m; Straßencafé n -
2 kahve
ко́фе (м)* * *1) ко́феkahve çekirdeği — кофе́йное зерно́
kahve çekmek — моло́ть ко́фе
kahve kavurmak — поджа́ривать ко́фе
kahve pişirmek — вари́ть ко́фе
kahve telvesi — кофе́йная гу́ща
acı / sade kahve — ко́фе без са́хара
çekilmiş kahve — мо́лотый ко́фе
çekirdek kahve — ко́фе в зёрнах
kaymaklı kahve — ко́фе со сли́вками
orta [şekerli] kahve — ко́фе с небольши́м коли́чеством са́хара
sütlü kahve — ко́фе с молоко́м
şekerli kahve — ко́фе с са́харом
bir kahve ! — [одну́] ча́шечку ко́фе!
2) кафе́, кофе́йняkır kahvesi, yazlık kahve — ле́тнее кафе́; кафе́ на откры́том во́здухе
mahalle kahvesi — небольша́я у́личная кофе́йня
•• -
3 bir bardak kahve rica ediyorum
I would like a cup of coffee. -
4 bir kavanoz kahve verin lütfen
Please give me a jar of coffee. -
5 Kaffee
-
6 léger
1 en poids hafif [ha'fif]2 faible hafif [ha'fif]3 diététique hafif [ha'fif]4 pas fort hafif [ha'fif]5 insouciant hafif [ha'fif]♦ prendre qqch à la légère bir şeyi hafife almak -
7 leʒɛʀ
1 en poids hafif [ha'fif]2 faible hafif [ha'fif]3 diététique hafif [ha'fif]4 pas fort hafif [ha'fif]5 insouciant hafif [ha'fif]♦ prendre qqch à la légère bir şeyi hafife almak -
8 autre
I1 différent başka [baʃ'ka]◊Je te verrai une autre fois. — Seni başka zaman göreceğim.
2 autre part başka yer3 second daha [da'ha]4 d'autre part öte yandan5 l'autre jour geçen günII1 öbür [œ'byɾ]◊Les autres ne sont pas encore arrivés. — Öbürleri daha gelmediler.
◊C'est quelqu'un d'autre. — O bir başkası.
2 entre autres bunlar arasında -
9 заказывать
ısmarlamak,sipariş etmek,ayırtmak* * *несов.; сов. - заказа́тьısmarlamak; sipariş etmek; ayırtmakзака́зывать биле́т — bir bilet ayırtmak
закажи́ мне (ча́шечку) ко́фе — bana bir kahve söyle / ısmarla
-
10 corsé
1 fort sert [seɾt] -
11 corsée
1 fort sert [seɾt] -
12 fameuse
1 célèbre ünlü [yn'ly]3 çok iyi -
13 fameux
1 célèbre ünlü [yn'ly]3 çok iyi -
14 чашечка
fincan* * *жвы́пить ча́шечку (чёрного) ко́фе — bir kahve içmek
2) бот. çanak (-ğı)••коле́нная ча́шечка — dizkapağı (kemiği)
-
15 décaféiné
-
16 décaféinée
-
17 garçon
n m1 enfant erkek çocuğu◊Ils ont deux garçons. — Onların iki erkek çocuğu var.
2 delikanlı [de'likanɫɯ]3 garson◊Garçon, un café s'il vous plaît ! — Garson bey, bir kahve lütfen !
4 vieux garçon müzmin bekâr -
18 se réchauffer
-
19 servir
Iv t1 fournir à boire, à manger hizmet etmek2 dans un magasin ilgilenmekIIv iêtre utile, utilisé yaramak◊Cet outil sert à couper le carrelage. — Bu alet karo taşlarını kesmeye yarar.
◊Cet objet ne sert à rien. — Bu nesne hiçbir şeye yaramaz
◊Cela ne sert à rien de crier. — Bağırmak hiçbir şeye yaramaz.
◊Cette pièce sert de débarras. — Bu oda sandık odası olarak işe yarıyor.
-
20 vous
1 pluriel siz [siz]◊Vous resterez tous ici. — Hepiniz burada kalacaksınız.
2 vouvoiement tekil yerine çoğul kullanmak için◊Je ne vous connais pas. — Sizi tanımıyorum.
◊Un café, s'il vous plaît ! — Bir kahve, lütfen !
См. также в других словарях:
kahve — is., bit. b., Ar. ḳahve 1) Sıcak iklimlerde yetişen, kök boyasıgillerden bir ağaç (Coffea arabica) 2) bit. b. Bu ağacın meyvesinin çekirdeği 3) Bu çekirdeklerin kavrulup çekilmesiyle elde edilen toz 4) Bu tozla hazırlanan içecek Bir fincan kahve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kahve değirmeni — is. Çekirdek durumundaki kahveyi öğütmeye yarayan, elle veya elektrikle işleyen araç Efendim, on iki senedir kullandığım bir kahve değirmenim vardır. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
kahve ağabeyi — is. Kahve ağası Bu sohbet ustası radyo aracılığıyla tüm Türkiye yi ağzına baktıran bir millî kahve ağabeyi hâline gelivermişti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
havan (veya kahve) dövücünün hınk deyicisi — başkasına yardım edecek veya yüreklendirecek gücü olmadığı hâlde öyle görünüp yardakçılık eden kimse anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük
getirmek — e 1) Gelmesini sağlamak Dün bir deri bir kemik hâlinde eve getirip bırakmışlar. R. N. Güntekin 2) de Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak 3) i Erişmek veya eriştiğini sanmak Baharı getirdik. 4) nsz İleri sürmek Örnek getirmek. 5) nsz Sebep… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Liste von Kanal-D-Sendungen — Die Liste von Kanal D Sendungen ist eine unvollständige Zusammenstellung laufender und eingestellter Formate des türkischen Privatfernsehsenders Kanal D. (Stand: März 2011) Inhaltsverzeichnis 1 Sendungen im Programm 1.1 Eigenproduktion 1.2… … Deutsch Wikipedia
camekân — is., Far. cāmekān 1) Göstermelik, satılık şeylerin sergilendiği camlı bölme veya yer, sergen, vitrin Camekânı geniş ve nadir sanat eserleriyle dolu bir mağazaya girdik. Y. K. Beyatlı 2) Bir yeri, bir veya daha çok bölüme ayıran cam bölme, camlık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sac — is. 1) Yassı demir çelik ürünü 2) sf. Bu üründen yapılmış olan Yüksek bir kahve masası, üstünde minimini bir sac soba. R. N. Güntekin 3) Bu nesneden yapılmış dışbükey pişirme aracı Esmer, sacda pişirilmiş bir somun ekmeği, eliyle parçalayıp… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çarşı — is., Far. çār + sū Dükkânların bulunduğu alışveriş yeri Elbet çarşıda bir kahve, bir çaycı dükkânı bulurum. Y. Z. Ortaç Birleşik Sözler çarşı ağası çarşı ekmeği kapalı çarşı çıfıt çarşısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çaycı — is. 1) Çay demleyip satan kimse Elbet çarşıda bir kahve, bir çaycı dükkânı bulurum. Y. Z. Ortaç 2) Çay yetiştiricisi 3) Çay içmeye düşkün, çay tiryakisi 4) Çay demlenip satılan yer … Çağatay Osmanlı Sözlük